Friday, August 22, 2008

Tanımsızım


Hüzün kokulu gençliğimin anısına, iki damla gözyaşına bir de idamlık bir aşkın son arzusuna yakışır bir gece yayılıyor odama, sabaha ramak kala…

Gecenin sabaha en yakın olduğu an hüzün değiyor şakağıma...
İçi burkulmuş bir sevdanın acıyan yanları suskunluğa soyunuyor sorgusuzca...
Bir aşkın kelimelerini susturmayalı çok olmuş, unutmuşum aşka susmayı...
İçimin bu denli acıması bu yüzden olsa gerek.
Bak ben yine kelimelerden dönüyorum, suskun bir aşka…
Ceplerimden taşıyor yalnızlığım…
Lisanım, aşk yanlarından suskun,
Kalbim, en acıyan yerlerinden vurgun…
Sessizliğimi bozmama ramak kala, sabaha çıkacak kadar susacaklarım var yanımda…
Bir damla aşk muhtaçlığında hangi gece varmaz ki sabaha?

Tanımsızım...! suskun bir aşkın zanlısıyım...
Faili meçhul bir cinayetin bilinmeyen mağduruyum…
Ruhuna Fatihalık bir gençliğin mekanı cennet olmayan bir kişiliğiyim…hükümsüzüm…!
Ölüme terkedilmiş birinin, öldürmeye azimli gözbebeklerinden
Melankolik bir aşk, şizofren bir gülüşle sızıyor içime…
Ölüm beni en aşk yanlarımdan vuruyor…savunmasızım…!
Suskun bir dilin gelişi güzel kelimelerinde derin bir aşk kanıyor sessizce
O ise kendi elleriyle intihar ediyor aşkı, kalbinin darağacında…
Aşka aşık kimliğini sürgün ediyor en şizofren haliyle…

İçim acıyor…

Ben iç kanamalı bir hastayım…cesetler biriktiriorum kalbimin morguna…
O ise işlediği cinayetlerin ardından gülüyor sadece…şizofrence…!
Ölü bir kente gidiyor ve işlediği cinayetleri, cesetlerinin suskunluğundan öğrendiği morg alfabesiyle mühürlüyor satırlarına...
Hiç açmamaya yeminler ederek…hiç kapanmayacağını bilerek…
Hangisi daha acınası bilmiyorum…
İçinde öldürdüğü her aşkla, bir kez daha ölüp kendi mezar taşına kendi gözleriyle bakan
Ve bütün aşklarını sadece kelimelerinde yaşayan şair bir şizofren olmak mı?
Yoksa her aşkında vurulup, vurgun yemiş yanlarına inat,
Aşkın ortasında, aşka suskun, aşka kırgın ama yinede
Buram buram aşk kokan bir şizofren olmak mı?

Şimdi yaklaşmayın bana nolur...
Dokunmayın iç kanamalarıma...
Bir aşktan dönüyorum yaralıyım.
Bu defa kelimelerimden vurgun yedim…suskunum..!
Suskun kelimelerime ayrılık düştü, değmeyin bana…
Melankolik bir gecede şizofren bir gülüşe hüzünlendirip ruhumu,
Bir şairin şiirine asıyorum kelimelerimi…ve susuyorum işte…!
Sakın dokunmayın şairin işlediği cinayete.
Maktul razı, şairin kelimeleriyle defalarca öldürülmekten…
Böylesi bir ölüm olmalı imrenilen…

Sakın dokunmayın maktul kimliğime…zararım yok benim size…!
Zararım sadece kendime…!
Satırlarıma düşen anlamlarımı şaire çaldırdım anlamsızca…
Çaldırdım bütün kelimelerimi…kelimesizim…!
Susturun beni en aşk yanlarımdan…
Vurun şimdi kelimelerime aşk kelepçelerini…
Susturun cümlelerimi…
Işıksız zindanlarda aşksız kelimelerle tüketin kalemimi…
Öldürün kelimelerimi, susturun kalemimi…ve gömün beni…!
Katilin katline muhtaç bir maktulüm…
Şimdi sen öldür beni eyy şair...!
Aşksızlığa hüküm giydim…mühebbetim…!
Ve merak etme çok iyiyim.

(alıntıdır.)

No comments: