Sunday, February 22, 2009

...

Hurmalar tırmalar...

Bu kriz, 2001'den büyük olacak.
Böylesi görülmeyecek...
*
Çünkü.
*
Dünyanın hiçbir ülkesi...
Bankaları, limanları, telefonları
yabancıya satıldı diye alkış tutmaz.
*
Dünyanın hiçbir ülkesinde...
Bi fabrika bile kurulmadığı halde
"büyüyoruz" diye sevinilmez.
*
Dünyanın hiçbir milleti, girmediğimiz halde, AB'ye girdik diye havai fişek fırlatmaz... Dünyanın hiçbir ekonomi profesörü, ekrana çıkıp, borcumuz arttığı halde, utanmadan, borcumuz azaldı demez... Dünyanın hiçbir başyazarı, gazete okumayın diyen başbakanın yanağını okşamaz... İngiltere hariç, dünyanın hiçbir ülkesinde, ekonomiden sorumlu bakan İngiliz vatandaşı olmaz... Dünyanın hiçbir sanayi odası başkanı, dünyanın en yüksek faizini vererek sanayinin canına okuyan hükümette sanayi bakanlığı koltuğuna kurulmaz... Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, partiler oy için kömür, buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtmaz, hiçbir hukuk izin vermez, hiçbir seçmen de, kendi parasıyla kendine avanta dağıtana dua etmez... Dünyanın hiçbir ahalisi, doğalgaz faturaları, elektrik faturaları, benzin faturaları ortadayken, enflasyon düştü diyeni "he valla" diye tasdiklemez... Dünyanın hiçbir parlamentosu, emekliye, memura yüzde 2 zam verirken, kendine yüzde 30 zam istemez. Dünyanın hiçbir medyası, ithalat rakamlarını göstermeden, ihracatı "rekor" diye manşet yapmaz.
*
Resmi işsiz güya 3 milyon...
Çünkü, dünyanın hiçbir ülkesinde, "İş arıyor musun?" diye sorulduğunda "İş aramaktan umudumu kestim" diyen 2 milyon kişi, "İşsiz değil bu" diye hesap dışı bırakılmaz.
*
Uganda'da bile...
Benim oğlan gemicik aldı, ayda 50 bin dolar taksitle ödeyecek, küçük oğlan da pırlantacı açtı diyene, "Uganda seninle gurur duyuyor" diye tempo tutulmaz.
*
Alkış tutuyorsan...
Seviniyorsan...
İnanıyorsan...
Havai fişek fırlatıyorsan...
E o kriz, görülmemiş kriz olur.
Ve haliyle, müstahaktır.

Yılmaz Özdil

Monday, February 9, 2009

Yaratıcı Kalkınma Fikirleri Yarışması

Yaratıcı Kalkınma Fikirleri Yarışması Türkiye, 2009

Yaratıcı Kalkınma Fikirleri Yarışması, Dünya Bankası ve ortakları tarafından tüm dünyada "Development Marketplace" başlığı altında yürütülen bir yarışma programıdır.
Dünya Bankası tarafından küresel, bölgesel ve ulusal seviyelerde değişik konu başlıkları altında düzenlenen yarışmada, sivil toplum gruplarından, toplumsal girişimcilerden, akademi ve işdünyasından gelen farklı ve yenilikçi fikirlerin toplanması hedeflenmektedir.

http://www.yaraticifikirler.org

Quiet times

ask me where i go tonight i go back to today last year.
me and you had to make each other happier, and there was hope and everything.

its hard enough to feel the world as it is and hold on anything.
without these quiet times you've brought round here.

im gonna have to run away, im sure that i belong some other place.
i've seen another side of all i've seen it keeps me wondering where my family is.

its hard enough to see the world as it is, and hold on anything.
without these quiet times coming round here.

now i miss you...
now i want you...
but i can't have you...
even when your here...

suppose i have to take you with me,
broken mind i'd rather leave you here.

to forget everything you've seen and known erase every idea.
and you walk up in the street, and hold my hand and smile.
well i won't be taken in, cus i know how it turns out.
and it takes me back to these quiet times coming round here.

now i miss you...now i want you...
your not coming back...and i need you...
but i can't have you...even when your here...

quiet times-dido

(çok huzur verici bir şarkı olduğunu düşünüyorum.)

Sunday, February 8, 2009

Ezenler ve ezilenler!

Başbakan Erdoğan, Davos’ta İsrail’e posta koydu ama Filistinlilerin çektiği çilenin daha uzun süre devam edeceği anlaşılıyor.

İsrail, acımasız ve gaddar! Hamas ise aptal! Uzlaşmaz tutumuyla göz göre göre masum insanların ölümüne sebep oldu, bundan sonra da olacağa benziyor!

Dünya hissiz ve sessiz... Arap ülkeleri karaktersiz; kendi ırklarından, kendi dinlerinden olan insanların acımasızca öldürülmelerine kılları bile kıpırdamıyor!

Davos'ta Başbakan Erdoğan'ın ezilenleri savunan davranışı için bazı arap ülkelerinin "Arap olmayan milletler Arapların işine karışmasın" demesi şaşırtıcıdır.

Tayyip Bey nekadar sert çıkarsa çıksın, Amerika'nın koruyucu şemsiyesi altındaki İsrail, savunmasız insanları vurmayı sürdürecektir.

Binlerce yıldır ezilen İsrailoğulları, şimdi zayıfları ezen bir ulus oldu.

İsrail Siyonist bir devlet...

"Dünyanın dört bucağına dağılan Yahudi halkının çektiği çile yeter. Biz de bir devlet kuralım" düşüncesiyle başlayan Siyonizm akımının sonucu, 1948 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla Filistin topraklarının üzerinde İsrail Devleti kuruldu.

O gün bu gündür bölgede huzur yok! Bombalar patlıyor, insanlar ölüyor!

Binlerce yıldır ezilen İsrailoğulları, o günlerin acısını fukara Filistin halkından çıkarıyor.

***

Yıllar önce, 9.Cumhurbaşkanı Demirel'in bir davetiyle önce Kudüs'e gitmiş, oradan da Gazze'ye geçmiştik...

Gazze'de yaşlı bir Filistinlinin içini çekerek, "Keşke Osmanlı bu topraklardan gitmeseydi" dediğini hatırlıyorum.

Bugün kan gölüne dönen Filistin toprakları, 1516 yılından 1917 yılına kadar tam 401 yıl, Osmanlı Devleti'nin idaresinde barış ve huzur içinde yaşamıştı.

Peki Osmanlılar bunu nasıl başarmışlardı?

9.Cumhurbaşkanı Demirel, bir anısını naklederek bunu şöyle anlatmıştı:

***

Eski Belçika Başbakanı Tindeman bana geldi ve "Osmanlı, Balkanlar'ı 5oo yıl savaşsız nasıl idare etti?" diye sordu. Ben de dedim ki:

"Herhalde Osmanlı'yı geri istemiyorsunuz. Çünkü Osmanlı'yı devirmek için her şeyi yaptınız. Osmanlı, Balkanlar'ı ve Ortadoğu'yu nasıl idare etmiştir, bakın size söyleyeyim:

Sınır yok, toprak kavgası yok, ticari menfaat yok, buna karşılık güvenlik var, adalet var. Çünkü Osmanlı Devleti'nin temeli adaletti.

Sonra İsrail'e gittik. İsrail-Filistin çatışmasının nasıl durdurulabileceğini araştırdık. Barak geldi bizim yanımıza ve dedi ki:

Biz burayı idare edemiyoruz. Çünkü biz burada ne yapsak kavga çıkıyor. Osmanlı, küçük şeritli jandarma onbaşısı ile buraları idare etmiş, bunun sırrı nedir?

Ben de dedim ki:

"Bunun sırrı, o koldaki şerit var ya o, imparatorluğun işaretidir. O, senin sandığın gibi küçük bir işaret değil. Onun arkasında sultan var, hak var , adalet var. Eğer ona zarar gelirse, zarar vereni anasından doğduğuna pişman eden var. Yani güç var, bir devlet olayı var, bir otorite var, işte odur mesele..."

***

1917 yılında açgözlü Araplar, İngiliz altınlarına tav olup Türk askerini arkadan vurduklarından bu yana o topraklarda huzur ve rahat kalmadı. Ortadoğu'da bombaların patlamadığı, kanın akmadığı gün yok.

Arap ulusları, İngilizlerle işbirliği yapıp Osmanlı'yı o bölgeden atmakla, kendilerine kurşun sıkmış oldular. Ektiklerini biçtiler.

Monday, February 2, 2009

Ölümü ektim randevu yerinde beklemekten ağaç olsun

Zembereği boşalmış sözcüklerin
Akreple yelkovan öpüşüyor onikide
Bütün ziller vaktinde vuruyor,
tembellik edip gitmeyeceğim
Kusura bakma ölüm
Bugün de gecikeceğim
Sessizlik çökmüş kentin sokaklarına
Martılar uykuya dalmış
Kar bütün izlerini örtmeye hazır
Randevularımıza sadığımdır sektirmem saatini ama bu sefer tembelliğim tuttu, ölüm daha çok beklersin beni…
Şimdi kış ölümün vaktidir derler ve tecrübelerimden bilirim kışın ölene söverler.
Kusura bakma ölüm
ben ardımdan sövdürmem.
Bu randevuya asla gelmem.
Bu şiirin içinden tren de geçebilir
Uçak da
Vapur da
Bütün teknolojik ölüm aletleri de
ama hiç birine binmeyeceğim
Kusura bakma ölüm
gelmeyeceğim

Gelecek öyle uçsuz bucaksız duruyor ki
Ve ben ne olacağını merak ederken
hani filmin en güzel sahnesinde
sinemadan çıkar gibi
hayattan çıkıp gidemem
Kusura bakma ölüm
Adın çok soğuk gelemem
Bunca mazeretim varken
yaşama dair,
ölümü aklımdan bile geçirmem
Seviyorum seni hayat
tüm kötü sürprizlerini de..

Erol Zavar