Monday, December 8, 2008

Konu savaş ve savaş psikolojisi

Savaş psikolojisini iyi anlatabilmiş diyebileceğim 3 tane film seçtim. Bu filmlerin bir diğer ortak yönü ise üçünün de Vietnam savaşı‘ndan sonra çekilmiş olmaları… Hollywood endüstrisi bu adaletsiz savaştan oldukça kar etmişe benziyor. Yine de biraz olsun objektif kalmayı başarabilmiş birkaç film var…İşte onlardan bazıları:

1-Apocalypse Now

Albay Kurtz:

“Dehşet…Dehşetin bir yüzü vardır…ve sen dehşetle arkadaş olmalısın.
Dehşet ve manevi terör senin arkadaşlarındır.
Eğer değillerse korkulacak düşmanlardırlar.

Özel Birlik’te olduğum zamanı hatırlıyorum da, yüzyıllar önce olmuş gibi geliyor…
Çocuklara aşı yapmak için kampa gitmiştik…
Çocuklara kolera aşısı yaptıktan sonra kampı terk ettik.
Ve yaşlı bir adam arkamızdan geldi.Bir şeyler taşıyordu.
Hiçbir şey söyleyemedi…

Oraya geri gittik.
Onlar gelmişler ve bütün aşılı kolları kesmişler.
Orada birikmiş bir şeyler vardı,küçük kollar yığını…ve hatırlıyorum…
Ben…ben…Ben ağlamıştım.
Büyükanneler gibi gözyaşı dökmüştüm.
Dişlerimi kırmak istedim…”


2-Full Metal Jacket

(İçinde vietnamlı köylülerin bulunduğu toplu bir mezarın başında er joker ve bir albay konuşurlar..Er Joker’in üniformasının üzerinde bir barış rozeti takılıdır)

Albay: O rozet de ne?
Er Joker: Barış işareti efendim.
Albay: Nereden buldun onu?
Er Joker: Hatırlamıyorum efendim.
Albay: Kaskında ne yazıyor?
Er Joker: ”Öldürmek için doğdum.” efendim.
Albay: Kaskına ”öldürmek için doğdum” yazıp barış rozeti takıyorsun. Bu saçmasapan bir şaka mı Palyaço? Ne anlama geliyor bu?
Er Joker: Bilmiyorum efendim.
Albay: Hiçbir şey bilmiyorsun…Soruma cevap ver, yoksa disiplin cezası alacaksın.
Er Joker:İnsan ruhundaki ikiliğe gönderme yaptım efendim…İnsan ruhundaki ikilik, Jung’un düşüncesi.
Albay: Sen kimin tarafındasın?
Er Joker: Bizim efendim.
Albay: Ülkeni sevmiyor musun?
Er Joker: Evet efendim.
Albay: O zaman kurallara uy. Bize katıl ve büyük zafer için çalış. Askerlerimden emirlerime Tanrının emirlerine uydukları gibi uymalarını isterim…Vietnamlılara yardım ediyoruz, çünkü hepsinin içinde dışarı çıkmaya çalışan bir Amerikalı var.

3-Platoon

(Er Chris Taylor’ın büyüannesine yazdığı mektuptan bir kesit)

“…Bir zamanlar birileri şöyle yazmış.”Cehennem, mantığın imkansızıdır.”
İşte burası tam da böyle - cehennem…
Şimdiden nefret ediyorum ve daha bir hafta oldu. Lanet bir hafta, büyükanne.
Yaptığım en zor iş ön kolcu olmak…Bu hafta bunu üç kere yaptım.
Ne yaptığımı bilmiyorum…
Düşman bir metre önümde olabilirdi ve ben bunu bilemezdim…. Çok yorgunum…
Sabahın beşinde kalkıp gün boyu çalışıyoruz, ikindide kamp kuruyoruz, avcı çukuru kazıyoruz, yemek yiyip gece pususu veya ormanda dinleme noktası kuruyoruz. Kimse ne nasıl yapılır söylemiyor, çünkü ben yeniyim.
Yeniler kimsenin umurunda değil. Adını bile öğrenmek istemiyorlar.
Yeninin hayatı önemli değil, çünkü o henüz yükünü taşımamış…
Dediklerine göre, öleceksen ilk birkaç hafta içinde ölmek daha iyi… Sebebi de, çok fazla acı çekmemiş oluyorsun.
Şansın varsa, çevreye yatıp üç saattebir nöbet değiştiriyorsun. Belki gecede üç-dört saat uyuyorsun. Ama gerçek anlamda uyumuyorsun.
Buna bir yıl boyunca dayanamam, büyükanne… Buraya gelmekle çok büyük birhata yaptığımı düşünüyorum…”

(Alıntıdır.)

Apocalypse Now bize bu psikolojiyi dolaylı yoldan anlatmaya çalışmış. Burada otoritenin baskısının insan doğası karşısında ne kadar çaresiz kaldığını görüyoruz. Albay Kurtz her ne kadar emirleri vermekle sorumlu bir asker olsa dahi iş bu emirleri sorgulama safhasına geldiğinde durum çok farklı bir hal alıyor ve “insanlık” kavramı burada rolünü üstleniyor.
Full Metal Jacket ise bize bir ikilemi anlatmış… Er joker bir yandan barış kavramı üzerine bazı yorumlara sahipken öte yandan mihferindeki “born to kill” yazısı ile bu ikilemi açıklıyor. Savaş psikolojisi ve bulunduğu ortam onu “öldürmek için doğmak” kavramına yoğunlaştırmış olsa bile, o aslında bir barış yanlısı olarak görünüyor. Barış rozeti, öyle bir savaş ortamında ikilemlerin en çaresiz hali gibi…
Platoon filmi ise bu iki eserin oldukça dışında bir görüntü çizmekte… Çaresizlik Er Chris Taylor’ın mektubundan çok güzel okunuyor… Savaş psikolojisinin belki de en saf hali…Düşünme kavramından çok uzaklarda, sadece emirleri uygula doğrultusunda hareket eden bir karakter çizilmiş bu filmde…

No comments: